Gebelik / Doğum ve Anne Yaşı İlişkisi

Anne yaşı doğacak çocuğun kromozom yapısı üzerinde rol oynayan önemli bir faktördür. Yaşın ilerlemesiyle beraber kadınlarda gebe kalma kapasitesi belirgin olarak azalmaktadır. Bunun nedeni yumurta kalitesinin ve sayısının belirgin olarak yaşla birlikte azalmasıdır. Yaş ilerledikçe yumurtanın döllenmesi daha zorlaşmakta ve oluşan embriyolarda kromozom bozukluğu riski artmaktadır. Ayrıca günümüzde geç evlilik, farklı bölgelere göç, değişen yaşam alışkanlıkları ve ekonomik koşullar kadınların gebelik ve doğum kararlarını etkilemekte, çocuk sahibi olma yaşlarını ertelemelerine neden olmaktadır.

Stresin üreme yeteneği üzerine etkisi uzun süredir tartışılmakta olan bir konudur. Son yapılan çalışmalarda stresin üreme yeteneğini azalttığı gösterilmiştir. Özellikle tüp bebek gibi yüksek teknoloji gerektiren uygulamalarda bile ileri derecede stresi olan kadınlarda başarı şansının anlamlı olarak düştüğü gözlenmiştir. ABD de yapılan bir çalışmada çocuk sahibi olmaya çalışan çiftlerde psikolojik destek alanların %50’si gebe kalırken, psikolojik destek uygulanmayanların %20’si gebe kalmıştır. İnfertil çiftlerde psikolojik desteğin psikolog ve psikiyatristler tarafından sağlanması önerilen bir yoldur. Ancak bazı stresten uzaklaşma tekniklerinin de (yoga, meditasyon, grup toplantıları vs.) yararlı olabileceği belirtilmektedir. Bu çiftlerin “çocuğum olmayacak” diye düşünmemeleri, bunun yerine “çocuğum olması için gereken her şeyi yapıyorum” diye düşünmelerinin daha doğru olacağı vurgulanmaktadır. Ayrıca yine bu dönemde sigaradan uzak durulması da başarı şansını artıran diğer bir faktör olacaktır. Bu dönemde çiftlerin gerginliklerinin azaltılması hem gebelik şansını artıracak hem de yaşam kalitesini yükseltecektir.

İlerleyen anne yaşıyla beraber yumurtanın kromozom yapısında değişimler olur, sonuçta da Down sendromu adı verilen kromozom bozukluğu riski artar. Down sendromu 21.kromozomun bir adet fazla olmasıdır. Down sendromlu çocuklarda temel özellik zeka geriliğidir. Yaklaşık 25 yaşına kadar yaşayabilen bu çocuklarda gelişme geriliği de eklenmiştir. 35 yaşındaki bir kadının Down Sendromlu çocuk sahibi olma riski yaklaşık 1/500 iken 40 yaşında bu oran 1/100’e inmektedir. Bu nedenle geç yaşta çocuk sahibi olmak isteyenlerde riskin yükselmiş olduğu unutulmamalı ve doğum yapmayı fazla geciktirmemelidir. Hamilelerde gebeliğin 11-14 ve 16-20. haftalarında yapılan ve ülkemizde ikili ve üçlü test olarak adlandırılan testler yapılarak bebeğin Down sendromu olup olmadığı hakkında bilgi sahibi olunabilir. Ancak her iki testinde indirek testler olduğu ve kesin tanıyı sağlamayacağı ancak bir tahmin verebileceği unutulmamalıdır. Son yıllarda geliştirilen ve bebekten anne kanına geçen kromozom parçacıklarını tarayan test sayesinde anneden alınan kanda Down sendromu taranabilmektedir. Bu testte sorun saptanması durumunda kesin tanıyı sağlamak amacıyla amniosentez yapılır. Amniosentez bebeğin içinde bulunduğu sıvıdan bir miktar alınarak kromozomların saptanması esasına dayanır. Amniosentez kararı hekim-hasta işbirliğiyle verilmelidir,  amniosentez işleminde yaklaşık 1/300 oranında düşük riski mevcuttur.

İlerleyen anne yaşıyla beraber kadınlarda sistemik hastalıkların da sık görüldüğü unutulmamalıdır. Bunlar özellikle şeker hastalığı, eklem hastalıkları, guatr, böbrek hastalıkları ve hipertansiyondur. Sistemik hastalıkları olan kadınlar yüksek riskli olarak kabul edilip daha yakından izlenmelidirler. Bu kadınların normal doğum yapmaları da çeşitli sakıncalar doğurabilir. Örneğin yüksek tansiyonu olan bir kadın normal doğum yapmak istediğinde bebekte gelişme geriliği ve tansiyonun gebelikte daha da artması gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Ülkemizde ortalama menopoz yaşı 48 dir, yani bu yaşlarda yumurtlama durur. Ancak yumurta kalitesinin bundan yaklaşık 8-10 yıl önce bozulmaya başladığı hesaplanırsa, 40 lı yaşlarla beraber bir kadında gebe kalma şansı ciddi anlamda azalacağı belirtilebilir. Kadının annesinin menopoza girdiği yaş, sigara kullanımı ve çevresel faktörler de menopoz yaşı üzerinde etkilidir.

Tüm bunlar göz önüne alındığında kadın yaşı ilerledikçe gebe kalma ve normal doğum şansının azalacağı belirtilebilir. Ayrıca ortaya çıkabilecek diğer hastalıklar da etkili olacaktır. Bu nedenle bebek sahibi olmayı planlayanların özellikle 35 li yaşları (kadınlar için) fazla geçirmeden planlama yapmaları önerilmektedir.


© 2024 Prof. Dr. Meriç Karacan. All Rights Reserved.